Skip Navigation Links
Kurdî » Nivîsar : "Bir kahraman aranıyor..."
 
"Bir kahraman aranıyor..."
2013-07-18 15:27

Dr.Cuwan Heqi

Kürt halki dilini, kültürünü, toprağını-dağını-taşını, kısacası varını-yokunu dolayısiyle varlığını korumak, geliştirmek ve ilelebete kadar yaşatabilmek için tüm hayatı boyunca çırpınıp duruyor.
Buna karşılık, tüm bu varlığı yoketmek için çırpınıp duranlar var.
Mücadele varolmak ve yoketmek arasında sürüp gidiyor.
Her iki taraf ınsa , zaman ve ikisinin oluşturacağı çağdaşlığı kaybedip gidiyor.
Yazık.
Sorun nedir acaba?
Basit.
Birisi yokederim!
Ötekisi:
Eedemezsin!, diyor.
Yoketmek ve yoketmeyi engellemek...
Hangisi haklı acaba?
Eğer varolmaya çalışan kürt halkı ve bu varoluşu ile insanlığa faydası değil zararı dokunuyorsa,
o zaman varsın bu varoluş yokolsun gitsin!
Halbuki değil.
Bu varoluş insanlığa mutlaka, ama mutlaka hizmet etmek için varolmaya çaba gösteriyor!
O zaman bu varoluş bal gibi haklıdır.
Varsın bu sonsuza kadar varolsun ve kuşkusuz varolacaktır.
Neden?
Çünkü bir halk varolmak için savaşım veriyorsa ozaman o haklıdır.
Ya öteki taraf niçin bu kadar çırpınıp duruyor ki bu varoluşu yokedebilsin?
Faydası mı var bunda?
Kesinlikte hayır!
Eğer bu varoluş yokedilirse her iki taraf da kesinkes kaybedecektir.
Yoketmeyi amaçlayan taraf sanmasın ki bu işte o tekbaşına ayakta duracaktır.
Kesinlikte duramaz!
Çünkü suda boğulmak üzere olan kişinin varolmak için çırpınışı ve beri yandan kendisini denizin diplerine gönderip boğdurmak için çırpınıp duranlar gibi, bu varoluş onu da kendisi ile birlikte denizin derinliklerine götürecektir!
O zaman heyhaat!
Ikisinden eser kalmayabilir !
Evet birisi boğarım, yokederim, diyor.
Ötekisi edemezsin!, diyor.
Bu yoketme hikâyesi de nereden başımıza bela oldu?
Kökü çok eskiye dayanıyor.
Ama biz yakın tarihten başlayalim buna.
Türkiyeyi örnek alarak..
Şu Atatürk denilen adam var ya, o halifeliğe son verip Türkiyenin temelini de atarken aynı zamanda Türkiyeyi "ilelebete kadar" yönetecek yeni bir sistemin temelini atıyordu: Kemalizm.
Bunun ideolojik temeli:
"Ne mutlu Türküm diyene; Bir türk cihana bedeldir !" ifadesi oluşturdu.
Bu ifade, okuluma, camime, dağıma-taşıma da yazıldı.
Bu Atatürk denilen mahlukatın heykeli şehrimin, köyümün de ortasına dikildi.
Benim özzgür irade ve iznimin dışında, bana sorulmadan.
Buna yönelik her türlü eleştiri "ilelebete kadar" yasaklandı.
Bu tabuyu delenler her türlü başkılara maruz kaldılar.
Zamanla Türk halkı arasında düşünen; düşünce üreten; çalışan; sade vatandaş sıfatını taşıyan her kesimdeki insanlardan yağcı kemalistler türemeye başlayıp Türkiyeyi bu güne kadar da yönetenler oldu.
Onlar aslında, içlerinde bu sistem ile hiç te hemfikir olmamalarına rağmen; bizzat oluşturulan bu tabu ve kendi öz çıkarları yüzünden susmayı yeğlediler.
Bununla kalmayarak, onun, yani kemalizmin borazanlığını yapmaktan geri kalmadılar. Onlar, kürt halkının gelişmemesine göz yumup, engellemsine seve-seve yardım ettiler. Ama kürt halkı varolmaya ve bir ölçüde gelişmeye devam etti.
Tüm yanlışlık ve olumsuzluklarına rağmen!
Sonuç olarak:
Ne yağcı kemalistler ileri gidebildiler ve ne de onlar Türkiyeyi çağdaşlaştrabildiler.
Kürt halkını da rahat bırakmadılar bu arada.
Gene varoluş-yokoluş meselesi.
Ve bu sürtüsme bugüne kadar sürüp gidiyor.
Bu gün bu sürtüsme had safahaya varmış ve bir çözüm için bastırıyor.
Çözüm için kürtçe radyo-TV, dil, okul-mokul hepsi yetmiyor gibi görünüyor.
Çözüm başka tek ve açık:
Kemalizmi tartışabilmek.
Aklı selim ve olgunca.
Provokatif ve militanca değil!
Evet tek şart, kemalizmi tartışabılmek.
Hepsi o kadar.
Basit değil mi?
Sadece tartışma üzerindeki yasağı yasaklamak.
Evet yasağı yasaklamak!
Bu, hem türk hem de kürt halkının yararına olacaktır.
Gercek bir diyalog ortamı yaratılacaktır o zaman.
Karşılıklı güven artacaktır.
Eski kuşkular, dargınlıklar, kırgınlıklar unutulup, hatta süregelen düşmanıklar bir ölçüde affedilecektir.
Ne kadar güzel bir hayal değil mi?
Aslında bir gerçek.
Bunu, sadece yukarıda adı geçen türk kesimlerin içinden, ama her kategoriden, Kürt halkına karşı bu güne kadar sürdürülen politikanın her iki halka zarardan başka hiç bir şey veremediğini söyleyebilecek kimseler çıkarak sağlayabilir.
Sessiz konuşmaya son!
Benim bunu yapmam fayda etmez.
Ön yargılılık meselesi.
Ayrılıkçı, mayrılıkçı hikâyesi var ya, işte ondan.
Burada, biz kürt insanına düşen görev, tüm iyiniyetimizle kendileri hakkındaki düşüncelerimizi belirterek onları gerçek görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye çağırmak.
Mesela:
Sen ki gerçek müslüman benim diye geçinen...
Tüm müslümanlar kardeştir diyorsun.
Kabul.
Ama bunu pratikte göstermeni istiyorum.
Bütün müslümanlar kardeş ise, nerede kardeşliğin?
Eser yok!
Çifte standartlığın apaçık ortada!
Ve nerede tabulara başkaldırışın?
Sen de çoktan yağcılardan kesildin gittin aziz kardeşim.
Yazık oldu.
Anlaşılan sen de köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek istiyorsun.
Evet aziz müslüman kardeşim. Beni kandıramazsın!
Içinizden birisi çikip bu güne kadarki gönüllü yağcılığından vazgeçtiğini söyleyemiyecek mi?
Yoksa güvendiğim dağlara kar mı yağacak?
Ve sen ki yillarca komunistlik oyununu oynayan...
Ulkende, ülkemde başkasına ispiyonculuk yaparak.
Sen de değiştin, daha doğrusu değişmek zorunda kaldın.
Artık arkanda KGB-Mao ikili, falan filan yok!
Yapayalnızsın, ama gerçek yüzünle ortadasın.
Dahası var...
Tahammülün artmış.
Kendinden başkasının varlığını kabul ederek ve dinlemesini de bilerek.
Aferin.
Başarılar.
Ama daha da değişmen gerektiğini pekâla bilmen gerek.
Çünkü gerçek niyetin gizli.
Sen sen bayağı kemalistleşin, ha!
Bayağı yağ çekmeye başladın!!
Kendi durumunu farkettiğin an bir sinyal çak yeter.
Unutma top sende.
Sen bilirsin kardeşim.
Ama bilmelisin ki peşini bırakmam!
Seni bin defa ararim.
Yağma yok.
Hele yan gelip yatmaya zamanımız hiç de yok!....
Sen ki türk aydınıyım; işçi, memur,-esnaf-santkâr, köylüsü, fakiri-fukarası -zenğiniyim deyip geçinen!
Eğer mevcut ve bilinen tabulara takılan kişilerden birisi isen, sana biraz torpille yaklaşıyorum.
Çünkü kafanda mevcut olan sistem ile hemfikir olmayabilirsin.
Söylemek istediğini söylememenin açısını çekebilirsin.
Malum ya, tabular ve dolayısiyla sorusturmalar, kovusturmalar, işten atmalar,ekonomik çıkarları kaybetme riski ve hatta zindana atmalar var bunun arkasında.
Tabii ki söyleyemeyeçeklerini söyleyecekseniz eğer.
Bu gün söylemezseniz, yarın söylersiniz.
Fakat bilmeniz gerekir ki bu "yarın" çok yakındır.
Vakit çok dar.
Ama mutlaka söylemeniz gerek!
Mevcut yasaklar yasaklansın , söyleyemeyeceklerini söylediğin an Nobel-mobel ödülü ozaman sana çok küçük gelir!
Bunu bilmeni isterim!
Kaçırma arkadaş ayağının ucuna gelen bu fırsatı!
Varsın sorusturmalar, kovuşturmalar ve nekadar "-lar" lar varsa kendilerini denesinler. Hepsi vız gelir.
Birlikte sokaklara dökülerek:
"Halklarımız arasındaki eşitsizliği yaratan yasaklara son!" diyerek.
Gözlerini kapatıp ağzını açarak haykır söyleyemediklerini!
Milyonlarca insanı bir anda arkanda bulursun vallahi!
Ve Omuz omuza!
Yanyana!
Sımsıkkı duralım ki aramızda eşitsizliğin zerresi dahi geçmesin!
Silaha-milaha, vurum-kırıma birlikte nefret ederek.
Bir yumruk, bir sille dahi kullanmadan.
Ortalığı allak-bullak etmeden.
Ama tek sağlam cam bırakmadan.
Zangır-zungur desinler tüm sokaklardaki camlar!
Ki Dünya sesimizi duysun!
Ne güzeldir camın zangır-zungurdusu.
Yapmacık degil, sahi ve özbe öz eşitsizliğe başkaldırı sesi.
Tek silahımız o güzelim ses olsun.
Yeter de artar.
Zaten amacımız vurum-kırım değil ki!
Çok açıktır ki:
Ne sen varoluşumu yokedebilirsin ve ne de ben yoketme yöntemini kökünden engelleyebilirim.
Sadece insan ve zaman israfı ve dolayısiyla çağdaşlaşmadan geri kalışımız var bu iste!
Ve geride kalan annelerimizin gözyaşları...
Bir an önce bu ayıptan kurtulayabilesin ki sen, ben ile birlikte çağdaşlaşabilelim! Sonunda ikimiz kazançlıyız!
Sen ülkende, ben ülkemde.
Veya birlikte.
Farketmez.
Birbirlerine düşman değil, sevgi ve saygı ile bakan iki özgür ve eşit halk veya birlikte yanyana yaşayan iki kardeş gibi.
Bir gün mutlaka bu gerçeye varacağına kesinkes inanıyorum.
Bu, bu gün olmazsa mutlaka yarın olacaktır.
Zaman ve gerçekler ensende.
Peşini bırakmıyorlar!
Kaçamazsın vallahi!
Işin sonunda pes demen gerek!
Bir düşüneyim mi diyorsun?
Sana üç gün müddet.
Çünkü zaman çok az.
Unutma ki üçüncü günün sonunda dakikası-dakikasına, saniyesi-saniyesine kapını çalarım.
Bunu deftere not ettim.
Tam üç gün sonra kapındayım.
Seni kahraman yapana kadar,
boynumun borcu olsun bu!
(Rojbaş dergisi, sayı 1/1996, www.rojbash.com)
Dr.Cuwan Heqi
Dûnyaya Bozo (4)
Dûnyaya Bozo (3)
Dûnyaya Bozo (2)
Dûnyaya Bozo (1)
Bozo´nun dünyası (5)
Pirtûka min ya ewil: Şûjin - Dr. Cuwan Batû
Li ber qiraxê deryaya bajarê Negril, Jamaica
Li ber qiraxê deryaya bajarê Negril, Jamaica
Eger ku ez:
Rengên guhdaran...
Bozo´nun dünyası...
Zaman gazetesinin 2010 da referandum ile ilgili bana sorduğu sorular ve gazete tarafından hasıraltı edilen cevaplarım:
Dr. Cuwan Heqî, Analiz: Hilbijartinên serokatiya Emerîkayê -2016an, (2)
Dr.Cuwan Heqi: Hayllerimin derinliğine daldım....
Dr. Cuwan Heqî, Analiz: Hilbijartinên serokatiya Emerîkayê (2016an) û serxwebûna başûrê Kurdistanê
Dr.Cuwan Heqi, Analiz: Li Surî çi diqewime?
Serok Obama mecbûr ma ku ew dijberiya Kurdistaneke serbixwe neke!
Serdana serok Barzanî ya Amedê û rewşa apociyan
Ayağını "yorganıMA göre uzat!"
"Bir kahraman aranıyor..."
Amerika ve kürt "enayi" tipleri (!?)”
Kekê Arşev, te bi koçkirina xwe dilê me brîndar, jar û perîşan kir!
Apocî û Kurdistana Sûrî!
M.Şerîf Muştak: Min jibîr nekin!
Emerîka: Hilbijartin û rêvebirin – (1)
Nûçeanaliz: Biryara girtina al Haşimî-Destlêwerdana Îranê bo Iraqê
Hemdîn liqayî Mr.Psîkopat hat
BÎRANÎNA MIHEMED ŞÊXO: "agirê sar û vemirî..."
Dr.Cuwan Heqi: Sûrî ber teqînek pirralî ve diçe
Dr.Cuwan Heqi, Analiz: Qewimînên Sala 2012an
Nûçeanaliz: Biryara girtina al Haşimî-Destlêwerdana Îranê bo Iraqê
Eger apocîtî nebûya! (1)
Analiz: Qaddafi dikare bibe ”Usma bin Ladin”ek
Nûceanaliz: Li ser nûçeya girtina Murat Karayilanî
Li gor lêkolînekê: Şervanên PKK-ê 7.2 salan dijîn
Analizek li ser axaftina serok Obama
Dr.Cuwan Heqi, Analiz: Çima Beşar Esed apociyan ji Qendilê tîne Rojavayê Kurdistanê?
Federalîzm ji bo Rojavayê Kurdistanê
Analiz: Dinyaya piştî Şoreşên Rojhilata Navîn..
Emerîka û Ewrupa dev ji pistevaniya Mûbarak berdan! Dora Sûrî ye?
Çar Kurdistan
Analiz: Xeteriyên ser kurdan!
Dr.Cuwan: Serê Hemdîn li dikana kemalîzmê tevlihev bûye
QURA´ANA KERÎM
Versiona 1.0 ya kurdan û xizmetkarên ermeniyan
PDK-Bakur pêwîst e derbasî xebata legalîteyê bibe!
LEZÛBEZA SIBEHÊ LI BAJARÊ GEWRE
Dinya diyar e ber bi têkçûnê ve diçe!
DTP-yî ketin meclisa tirkan – yanî çi?
THE END
Analiz: Qewimînên li Îranê
Serdana serok Obama bo Tirkiye
Hilbijatinên Yekîtiya Ewropayê li Swêdê
Sûrî ber teqînek pirralî ve diçe!
”Em bi hev re vê tabuyê diskînin”
Emerîka: Hilbijartin û rêvebirin - 2008
ÇEND GIRÊKÊN SOHBETÊN ME KURDAN...
QUNCIKA CANSAXIYÊ