Skip Navigation Links
Kurdî » Nivîsar : Sezgin Tanrıkulu: Türkiye'nin ilk "sivil savaşı”
 
Sezgin Tanrıkulu: Türkiye'nin ilk "sivil savaşı”
2011-09-05 19:05

Kürt meselesinde bu kez gerçekten de farklı bir döneme giriyoruz. İlk kez tamamen sivil irade ile sorunun "çözümünde" ibre şiddetten yana dönüyor. Bu durumun sonuçları da, eskisinden çok daha farklı ve ağır
olabilir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan"ın, "bıçak kemiğe dayandı" ve "sözün bittiği yer" diyerek resmen başlattığı "şahinlik açılımı", Kürt sorunu ve Türkiye"nin insan hakları sicili açısından ne anlama geliyor? Her şeyden önce Türkiye, bu sözlerle ilk "sivil savaşına’ girişiyor.

İlk kez, askeri vesayetin baskısıyla veya yönlendirmesiyle değil, tamamen sivil iradeyle "savaş" kararı veriliyor. İktidar, kendi refleksiyle hareket ederek detaylı bir "çözüm" stratejisi ortaya koyuyor. Bu "yeni" strateji, "dağda şahin, ovada güvercin" gibi bir yaklaşımla kamuoyuna duyurulsa da, sadece "şiddete", "bastırmaya", "tecrite" yönelik tedbirler içeriyor.

Valilerin, jandarma ve polis birliklerini sevk ve idare etmesi, özel harekâtçı polislerin Hakkâri, Şırnak, Diyarbakır gibi illerde ve çevresinde "acilen" konuşlandırılmaları, sınır ötesine düzenlenmesi muhtemel kara operasyonu, PKK"nin şehir örgütlenmesi olan KCK/TM üyesi oldukları zannıyla 2009’dan bu yana aralarında belediye başkanları, belediye ve il genel meclisi başkanları, avukatlar ve politikacıların bulunduğu 2 bin kadar kişinin tutuklanmasına yol açan operasyonların devamı, "yeni stratejinin" kamuoyuna yansıyan adımları.

"Kürt Açılımı"nın, sonradan aldığı isimle, "Milli Birlik ve Beraberlik Projesi"nin ‘ evrildiği bu son halde, "bölgede görev yapacak gönüllüler ordusu oluşturulacak", "psikolojik harekat faaliyetleri ile halkın kontrolü yakından sağlanacak", "sorumlu yayıncılık anlayışının geliştirilmesi amacıyla bilgilendirme ve seminer çalışmaları gerçekleştirilecek" gibi maddeler de var. Stratejinin kilidinde, "Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı"nın geliştirdiği, "silahlı mücadeleye ek olarak silahsız mücadele" yaklaşımı bulunuyor.

Açılım sürecinin seçim öncesi belki de en somut adımı olarak oluşturulan bu müsteşarlık, kamuoyunda "süper kurul" olarak biliniyor. Devlet ile bölge halkının kaynaştırılması, PKK ile örgüt arasındaki bağlantıların kesilmesi, örgüte desteğin en aza indirilmesi, Avrupa ülkelerindeki örgüte yönelik desteklerin de kesilmesi amaçlanıyor.

Bahsi geçen tedbirlerin hiçbirinin, "demokrasi" veya "insan hakları" kavramlarıyla uzaktan yakından alakası yok. Her ne kadar, "90"lara dönüş söz konusu değil" dense de, bu tedbirlerin her birinin o dönemde
bir karşılığı var. Süper valiler, korucuların oluşturduğu "gönüllüler" ordusu, basında algıların manipülasyonu, psikolojik harekatlar; bunların hepsi 90"ların fikirleri, kavramları.

Aslında, hem "dağda" hem de "ovada" son derece şahin olan bu yaklaşım, bir "U dönüşü" değil. Başbakan Erdoğan"ın, seçim kampanyası döneminde sertleşen ve artan dozda bir milliyetçilik sergileyen söylemine ek
olarak, Nisan sonunda Muş"ta yapılan AKP mitingindeki şu sözlerle, meseleye yönelik tavrını açıkça ortaya koymuştu; "Artık Kürt sorunu yok, artık benim Kürt kardeşlerimin sorunu var".

Gerçekten de, AKP için artık "Kürt sorunu yoktu". Zira Kürt sorunu AKP iktidarı tarafından salt silahlı örgüt ile olan çatışmadan ibaretmiş gibi algılanıyor ve sadece bir "PKK sorunu"na dönüştürülüyordu. Meselenin bir "insan hakları ve demokratikleşme" sorunu olduğu ve çözümünde benimsenecek yöntemlerin, aslında bütün Türkiye"yi etkileyecek nitelik taşıdığı da, belli ki AKP tarafından tümüyle göz ardı ediliyordu.

Dokuz yıldır tek başına iktidar olan AKP için, eğer hala "ülkenin güvenliğini sağlayamama" başlıca kaygıysa, bunun arkasında kendi yanlış ve hatalı politikaları yatmaktadır. Ülkenin hak ve hukuk ile ilgili temel meselelerine kalıcı çözüm bulmama, daimi bir "politikasızlık" hali, bugün hala çatışmaların sürmesine yol açıyor. Büyük bir halk desteği ile seçilen, askeri vesayete son verdiğini iddia eden bir iktidarın, tamamen güvenlik eksenli bir yaklaşımla Kürt meselesini "çözmeye" kalkmasının etkileri ise, uzun vadeli ve sarsıcı olacaktır.

Soruna 30 yıldır hiçbir olumlu etkide bulunmayan güvenlik odaklı tedbirler, barışa yönelik adımların atılmasını geciktirecek ve bu sürüncemede bırakma hali, meselenin daha fazla karmaşıklaşmasına ve çözümünün de zorlaşmasına yol açacaktır.

Öte yandan, sivil irade ile "çatışma", "baskı" ve "şiddet" yollarının bilinçli olarak seçilmesi, toplum içinde zaten var olan kopuşu hızlandıracak, kutuplaşmayı daha da arttıracaktır. Şunu göz ardı etmemek gerekiyor; Türkiye"deki Kürtler, çok farklı kesimlerden oluşan bir grup olsalar da, genel anlamda bakıldığında, artan iletişim imkânları, yeni teknolojinin sunduğu olanaklarla, toplumun bütününden farklı bir kamuoyu, kendilerine özgü bir gündem oluşturmaya başladılar bile.

İktidarın "savaşçı" politikaları, yaygın medyanın çatışmacı bir dili benimsemesi, Kürt kimlikli Türkiye vatandaşlarının kendilerini "evde" hissetmemesine, toplum genelinde ayrıştırılmış oldukları duygularının güçlenmesine, "çözümün imkansızlığına" yönelik inançlarının pekişmesine neden olacaktır.

Dahası, Kürt meselesinde “ortak aklın” yaratacağı; insan haklarının ön plana çıkarıldığı, barışı hedefleyen bir yol haritası oluşturulmaması, tüm Türkiye"yi etkileyen, "hukuk devleti" ilkelerini hızla aşındığı bir tablonun ortaya çıkmasına neden oluyor.

Bu seferki hataların tamiri, 90"lardan çok daha zor olur. Askeri vesayet döneminde, Kürt sorunu, sivilleşmeyle çözülecek diye düşünülüyordu. Askeri iradeden, çatışma ve güvenlik dışında bir konsept zaten beklenmiyordu. AKP’ ye geçen sivil iradenin, siyasetin kurumları ile mutabakat arayışına girmeden bu hayal kırıklığını yaratması, üstelik de bunu seçimde elde ettiği “başarı”dan hemen sonra yapması, umutları kırar.

Sorunun gerçekten "başlamasına" neden olur. Unutulmaması gerek ki, umudu kaybedince geriye de fazla bir şey kalmıyor.
Nivîskarê Mêvan
Ednan Bedredin: Jibo Iraqeka konfederal*
Amir Bayar: “Düşünmeyen ve sorgulamayan bir halk KÜRTLER. ........
İsmail Beşikci: Birey Toplum İlişkileri
Fatih Sevigili: Kürtler, halkların demokratik enayisi mi.?!
Nûri Çelik: Rojbaş - Günaydın!
Amir Bayar: ÖCALAN- 19 Yıl boyunca Suriyede ne yaptı......
Fatih Sevgili: PKK, Kürtlerin örgütü mü?!
Bûbê Eser: Min çawa dest bi nivîsandinê kir?
Vahap Coşkun: Hendeğin sanal savunucuları
Muhsin Kızılkaya: Kurtarıcılardan kurtulmak!
Selim Çürükkaya: Ya boyun Eğ
Bûbê Eser: Kurdên xaîn û xwefiroş!
Dr. Sozdar Mîdî E. Xelîl, (wergera ji erebî, Mustefa Reşîd): Kurdistan û rastiyên dîrokî di çîroka Tofanê da
Yavuz Baydar: Ya ben ya tufan
Abit Gurses: Kanton
Razî Zêtî: Çima kurd ketin nava hikumeta nû ya îraqê?
Reşîd Battê : YEKÎTIYEKE PÎROZ Û BAREKÎ GIRAN
America Must Recognize Kurdistan
BAŞKAN BARZANİ'NİN AMED ZİYARETİ VE BİLEŞENLERİ
Mûrad Ciwan: BDPyî qasî AKPyiyan rêzê li Barzanî nagirin
İbrahim Güçlü: 'PKK aslında Öcalan'ın söylediklerini yapar görünüyor!'
AKO MİHEMED: Teqezkirina komkujiya rojava li jêr desthilata tekpartî ya PYDê!
Huseyin Sîyabend: AKP ve PKK, diğer Kürt örgütlerini dikkate almamaktadır.
Oya Baydar yazdı: Kürdistan Kürtlerindir
Turan Turkmen : BARIŞ SÜRECİ Mİ, TESLİMİYET Mİ ?
Bûbê Eser: Rewşa Rojavayê Kurdistanê(!)
Dr. Musa Kaval : Stratejiyeke hevbeş ji bo çareseriya pirsa gelê kurd
Îbrahîm GUÇLU: Li Rojavayê Kurdistanê rewşa civakî, çandî, siyasî, hiqûqî…
Yaşar KARADOĞAN: TESİR AJANLARI VE KÜRD HAREKETİ
Emre Uslu: Why would the PKK need a cease-fire now?
Dengir Mir Mehmet Fırat: Kürtçe masal bile yasak! (Neşe Düzel ile söyleşî)
Rêbwar Kerîm Welî: Mesele ne tenê PKK'ye
Îbrahîm Malgir: Xwedê Kurdan ji şiddetê biparêze!
Îbrahîm Malgir: Bawerî û bëbawerîtî!
Ibrahîm Malgir: Cumhûrîyeta Tirkî nehatîye gûhartin!
Şemdin SAKIK: TERÖR VE ŞİDDET APO, PKK, DTP VE SOLCULUKLA BİTMEZ…
Îbrahim Malgir: Cizre’de şahit olduğum görüntüler
Mihemed Evdila: Safsataya dualî ya dewleta tirkan û PKK-ê li hemberî doza miletê kurd !
Mahmut Alınak´tan BDP ye "mikroskopik eleştiri!"
Sezgin Tanrıkulu: Türkiye'nin ilk "sivil savaşı”
İbrahim GÜÇLÜ: Türkiye’de vesayet sistemi son buldu mu?
İbrahim Malgir: Kemal Burkay ve Hükümet
Sedat Günçekti : Top şimdi KCK´de
Öcalan’dan itiraf: “Ben Taşeronum”. Öcalan=PKK, O zaman
ABD, Kürtlere mi yoksa PKK’ya mı karşı?
İbrahim GÜÇLÜ: "Tanrı başkanlar"- PKK/Öcalan - "Demokratik Özerklik"...
Gelo “Xweseriya Demokratîk” tê çi mane ye? Ceribandina Başurê Kurdistanê…
Arşevê Oskan: Tirsa pîr û raperîna ciwan
Sedat Günçekti: BDP iki arada bir derede
Mihemed Evdila: BDP-ya ko daye dûv Dicle û Ocalan çi dike?
Rêbwar Kerîm: Bersiveke nû ji bo pirsyareke kevin
Seyîdxan Kurij : Hakkari’de Kürdoloji Konferansı
Barışa indirilen darbe!
Îbrahîm Malgir: Türkler ve Kürtler
Îbrahîm Malgir : Beyanî Baş!
Ali BURAN: GÜNEY Kürdistan'in bağımsızlık koşuları
Îbrahîm GUÇLU: Serokê Neteweya Kurd Mele Mistefa Berzanî nemir e…
Ebbas Ebbas :Çinar
Ebbas Ebbas : Quling
Zinarê Xamo: Tiştê Abdullah Ocalan dike zorbatî ye!
Ahmet Altan: Şerm Bike PKK
Mehmet METİNER: Öcalan tipik bir Jakobendir
Ümit Fırat: Öcalan derin devletle de temaslarını sürdürüyor
Joseph Puder: THE FORGOTTEN KURDS OF SYRIA
Îbrahîm Malgir : Kurd û Dewlet
M.Sanri: Îsmaîl Beşikçî vê carê berê tîrên xwe da tîraniya PKK-ê
Îbrahîm Malgir: Türkçeyi seçmeli ve kürtçeyi resmi dil yapsak ne olur?
Aziz Gûlmûş: Ji alê rastê ve bijmêre!
Aziz Gûlmûş: KîKirKîîî?!
Aziz Gûlmûş: SEMPATİZAN
Aziz Gûlmûş : MELLE
Aziz Gûlmûş: EMANETÊ BI QÎMET
Aziz Gûlmûş: ŞORBECÎ
Şerîf Omerî: Operasyona li dijî Roj TV û KNK
Îbrahîm GUÇLU: Hilbijartina Iraqa Federalî û Helwesta Partiyên Kurdistanê…
Apoîzm – HABERTURK - Rizgarî – Heqaret...
Mesele qebûlkirina siyaseta dewletê bû
Firîda Hecî yanê jî: „ Şêr şêr e, çi jin-çi mêre
Ergenekon bi ser ket
Jı bo rêxistineke nû konferansek û di sîstema kevn ya rêxistinî de israr
Figûranek bêcewher çawa dibe “serokekî neteweyî”?
Sedemên rasteqîneyên çalakiyên PKKê…
Selîm ê Netawa Kurd: Selim Dindar
“Şêx Zeynî nûha li tenişta serokên Kurdistanê … rûniştiyê.”
Dîkê sibê
Kurd çima nebûne dewlet?
Arîstokrat û mîrê siyaseta kurd çû ser dilovaniya xwe…
Qublenameya bêdengiyê
Îqtîdar
Lîsta Goran û opozisyon
Dr. Vet. M. Nûrî Dersimî-Lehengek
Ji bo neteweya kurd derfeta dîrokî û mîsyona neyênî ya PKKê…
Konê Reş: Zilamok!
I.Gûçlû: Dewlet û PKK çareseriya pirsa neteweya kurd naxwazê…
Gurzek Nêrgiz Bo Aramê Dîkran
Devera Barzan: Bîrhatina 26 saliya komkujiya dijî barzaniyan
Kurmancê Çalî: Pêdivîya siyasetvanên turk...